Türkiye Düşünce Platformu Başkan Vekilimiz Sayın Prof. Dr. Ahmet AKIN beyefendi, Yeni Akit Gazetesine gündemi değerlendirmiş, yapılan röportaj manşette yer almıştır.
Salgının insan ruhuna ve toplum psikolojisine etkilerini anlatan Psikolog Prof. Dr. Ahmet Akın, koronavirüs dolayısıyla büyük panik ve korku yaşayan insanların, endişelerinin doğurduğu kaygıyla baş etmekte zorlandığını belirterek, paniğin panzehirinin önce tedbir sonra tevekkül olduğunu belirtti.
Koronavirüs pandemisi, modern bilimi çaresiz bırakıp yayılmaya devam ederken, ruhsal ve psikolojik sıhhatimizi de büyük bir darbe vuruyor. Salgın dolayısıyla büyük panik ve korku yaşayan insanlar, endişelerinin doğurduğu kaygıyla baş etmekte büyük zorluk çekiyor. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hayat Boyu Öğrenme ve Yetişkin Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Psikolog Prof. Dr. Ahmet Akın ile yaşadığımız sürecin insan psikolojisine yansımalarını konuştuk.
Mukadderat inancı ayakta tutar
Tedbir ve tevekkül arasında bir hayat sürmemiz gerektiğini belirten Prof. Dr. Akın, şunları dile getirdi: “Salgın ve doğal afetlerle başa çıkmada önemli bir unsur da kader inancıdır. Ancak kadere inanmak ile kaderci olmayı zaman zaman birbirine karıştırabiliriz. Tüm tedbirleri aldıktan ve elimizden gelen çabayı harcadıktan sonra ortaya çıkan sonuca takdir gözüyle bakmak sağlıklı bir kader inancıdır ve bizleri bir dizi psikolojik problemden korur.” Bireylerin şu süreci sağlıklı yönettiği taktirde çeşitli kazanımlarının olabileceğini de vurgulayan Akın, “Doyum ve kanaat eğitimi açısından bizlere çok yararlı olabilir bu evde kalma dönemi. İyi değerlendirmek, elimizdekilerle yetinmek, her halimize şükretmeyi öğrenmemiz için iyi bir fırsat. Mahrumiyet materyalizmin panzehiridir” ifadelerini kullandı.
Gereksiz alışverişten kaçının
Bu süreci içsel bir yolculuk olarak değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Ahmet Akın, şöyle devam etti: “Ailede hep birlikte nitelikli vakit geçirmenin yollarını bulmalı ve bunu bir yaşam tarzı haline getirebilmeliyiz. Aksi takdirde aile içi çatışmalar ve boşanmalar artabilir. Bu salgınla ve oluşturduğu psikolojik durumla baş edebilmede en önemli yönlerden birisi manevi destektir. Dua, ibadet, kanaat, sabır ve tevekkül gibi araçlar bizim manevi yönümüzü geliştirecektir. Ailece birlikte dua etmek, ibadet etmek ve Kur’an okumak, dini sohbetler yapmak aile birliğine katkı sunacaktır.”
Stokçuluğun doğru bir davranış olmadığını da ifade eden Akın, “Kaygı düzeyinin artmasıyla birlikte insanlarda istifçilik gözlenebilir. Bu nedenle gerekli ihtiyaçlarımızın dışında lazım olabilir düşüncesiyle gereksiz alışverişlerden uzak durmak son derece önemlidir” şeklinde konuştu.
Evlerimizi mektebe çevirelim
Türkiye’nin güçlü toplumsal yapısı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Akın, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz sosyal ilişkileri güçlü olan bir toplumuz. Devletimizin ve yetkililerin öneri ve yönlendirmelerine uygun davranarak önlemlerimizi alalım, ihtiyacı olan insanlara maddi ve manevi destek olalım, evde kalarak evlerimizi suffa mektebine dönüştürelim. Çocuklarımızı ve eşimizi, akrabalarımızı ve de anne babamızı ihmal etmeyelim.”
Kaynak: Yeni Akit

